Bir kere şu açık ve net; tanıdığım ve bildiğim bazı insanları hariç tutarak diyebilirim ki gözümüzün gördüğü, elimizin uzandığı, kulağımızın duyduğu KURAN’IN içeriğinin dışındaki hemen, hemen her şey bir defa..
Yayınlanma:Güncelleme:
Bir kere şu açık ve net; tanıdığım ve bildiğim bazı insanları hariç tutarak diyebilirim ki gözümüzün gördüğü, elimizin uzandığı, kulağımızın duyduğu KURAN’IN içeriğinin dışındaki hemen, hemen her şey bir defa beyaz değil, naturel ve bozulmamış değil. Eniyi, en babası grinin elli tonu gibi, kafamızı çevirdiğimiz her yer zifiri karanlık, bazen koyu gri, çoğu zamanda flu, siyah, yağlı bir ahlaksızlık, aptal yerine koyma halleri ve apaçık vurgun durumu.
Birkaç basit örnekle açıklık getirelim:
Okul kitapları bir müfredatın ürünüyken okulların dayattığı bu kitaplar neyin nesi peki? Kim denetler, kim kurcalar, kim soruşturur bu menfi ilişkileri? Okullarının yardımcı ders kitaplarını dayatıp gözümüze, gözümüze sokması neyin nesidir? Sessiz kalanlar ne oluyor bu durumda?
Hemen, hemen idealist bir kaç okul yöneticisinin dışında öğrenciye adres gösterilerek veya tek bir yerde ÜRETTİRİLEREK okul kıyafet dayatması, alınmaz ise binlerce öğrencinin arasında hakaretler, aşağılamalar, okullara alınmamalar ve İl Milli Eğitim Müdürlüğünün bu olaylara YALAN demesi, ardından travmatik bir şekilde sonucu belli olan bir soruşturma açıp devletin kurumlarını yorması, asıl yazık olacak olan o soruşturma esnasında kağıtların ısrafıdır. Şimdi burada nasıl bir renk var sizce? Bence zifiri siyah bir karanlık ve boşluk.
Mesela; Zabıtalar denetimlere çıkıyor ama ruhsatsız hiçbir yer, belgesiz hiçbir mekan bulamıyorlar. Kargalar gülmez mi buna?
Mesela; Şu ana artellerin üzerinde iş merkezi yapılması için karar alınan yerlere binaların yapılması sadece görsel olarak binaların görünmesi mi yoksa görünürde bir miktar, görünmeyen yerlerde karanlık ilişkilerin ispatı, olabilir mi?
Mesela; Şehrin muhtelif bölgelerinde 20 – 30 metrekare iş yerlerinin dükkan önlerini bir şekilde kapatarak bu akçeli kapatma işlemleri sonrası dükkanları satarken kapatılan kendi alanının 10 katı fazla alanıda satması ve sessiz kalınması?
Mesela; Önü alınamayan ev ve iş yeri kiraları ve satış fiyatları?
Mesela; Türktelekomun hatlarının çekmemesine rağmen, yapılan şikayetlere kayıtsız kalmaları?
Mesela; Yayalara öncelik olması konusu?
Mesela, mesela, ve daha bi sürü meselayı düşünürsünüz herhalde…
Mesela: Kurumlarda yapılan organizasyon ihalelerinin doğrudan temin veya 21 bilmem ne maddesine göre (Doğal afet, salğın, güvenlik vs. kapsamını içerir) yapılması: Acaba diyorum acil organizasyon olaylarıda mı FELAKET kapsamına alındı da bizmi duymadık? Yani görüyoruz bütün filmler bir organizasyon işi. Yani ORGANİZASYONLAR bu kadar önemli…
Bilmem nerede sel baskını oluyor, Diyarbakır 21 bilmem ne maddesine göre ihale yapıyor. Bu ne renk şimdi, BEMBEYAZ’ın son versiyonumu?
Beyler herkes sizin neler yaptığınızı, niyetinizi, ayarınızı ve borsanızı biliyor. Bazılarına diyorum burdan bakıldığı kadar masum değilsiniz, SİYAHSINIZ hem de EN ZİFİRİSİNDEN, görünmüyorsunuz aslında.
Örnekleri, tiksininceye kadar, kusmanız gelene kadar, iğrenene kadar anlatabilirim ki bunlar daha devenin kulağının ucundaki kıllar, ötesini anlatmaya ne midem yeter ne de başka bir şey.
Öyle tiksindirici şeyler oluyor ki akıllara ziyan: Bİr öneride bulunmuştum aslında Bir kurumumuzun BASIN HALKLA İLİŞKİLER MÜDÜRÜNE: Demiştim ki ilin mülki amirleri ile gazeteciler bir araya gelsin. Ordada tüm kurumların ve DEDAŞ’ın da temsilcileri olsun. Elimizdeki doneleri soru olarak o ilin mülki amirine soralım, oda dönüp muhatap kurumun başındakine sorsun, ‘Neyin nesi bu’ diye… Haber çıkmadı, çıkmasını beklemekte çocukluktu zaten… Sıkıntı yok, mahşer var, mahşer yeri var, hesap var, kitap var, cennet var, cehennem var. Tabi inananlara…
Demem o ki, Zenginlik ve şeref, herkesin istediği şeylerdir; eğer bunlar doğru bir yolda kazanılmazsa çabuk kaybedilir.
