Sosyal medya hesabım üzerinden bir paylaşım yaparak ‘Ak Parti Diyarbakır İl Başkanlığının aylık basın toplantısının değerlendirmesini bu gün sizlerle paylaşacağım. Neler konuşuldu, nelere cevap verilemedi ve hangi söylemler askıda kaldı….’..
Sosyal medya hesabım üzerinden bir paylaşım yaparak ‘Ak Parti Diyarbakır İl Başkanlığının aylık basın toplantısının değerlendirmesini bu gün sizlerle paylaşacağım. Neler konuşuldu, nelere cevap verilemedi ve hangi söylemler askıda kaldı….’ demiştim.
Bu yayının ardından çok sayıda telefon geldi ve her arama birkaç soru ile devam etti.
Öncelikle şunu belirtmeliyim Ak Parti İl Başkanlıklarının görevlerinin çerçevesi önceki perspektifte ise ve önceki modeli baz alırsak aktaracaklarım mevcuttaki yönetimi hiç bağlamaz ama yeni görevine başlarken ve tüm toplantılarda dillendirdiği gibi ise Şerif Aydın liderliğindeki ekip sadece üye sayısını artırmakla kalmayıp toplumsal hastalıkları teşhis edip, yaraları tedavi edeceğini iddia ettiği için eleştirilerimin tam merkezinde olmaları normaldir.
Ayrıca teşkilat çalışma formatının odağında kendilerini hiç bağlamayan konularda da taşın altına ellerini koymaları da ayrıca takdire şayandır ve kendilerini kutluyorum. Öyle sanıyorum ki önceki durdukları yerden kentin kanayan, kangrenleşen sorunlarını, bed zihinlilerin bu kadar çok olduğunu görmeleri mümkün olmamıştır. Yoksa bu hiçbir tarafı düzgün olmayan deveyi gütmeye gönüllü olmazdılar diye düşünüyorum. Yani bu cerahat kapmış, irin akan yaralarını bilseydiler beklide ellerini bu kaotik taşın altına koymazdılar. Yada beklenenden ve bilinenden çok daha cesurlar. Bakalım, bunu zaman gösterecek. Ve bazı şeylerin yanıtını ise bir sonraki toplantıda almak isterim.
Geçtiğimiz gün yapılan toplantının ana fikri aşı çalışmalarına çağrı, şehir hastanesi ve Millet ittifakının söylemleri kendi gündemleriydi. Basın toplantısı öncesi laf lafı açınca birazda genelimizde önceki toplantılarda söylenen ama askıda kalan mevzular dikkatlerimizi çekti ve sohbet sırasında aşağıda söz ettiğim sorunların bir bölümünü şahsen ben sordum ve yanıtlarını bekledim ama tatmin edici yanıtlar aldığımı söyleyemem. Artık adını duyduğumuzda hepimizin tüylerini ürperten DEDAŞ gerçeğine yönelik tek umudumuz 6 il başkanının bir araya gelerek bölgenin kangrenleşmiş bu sorumsuzluk dolu sorunlarını çözme girişimleri ile ilgili söylemleri oldu.
Millet ittifakının söylemlerini ben ulusal gündem olarak genel merkez boyutunda tartışılmasını beklerim. Lokal temsilciliklerin yerel lokasyondaki sorunlara daha fazla eğilmeleri gerektiğine inanıyorum diyerek tavsiye babında dip not olarak aktarıyorum. Zira sen kapısına gittiğin adamın faturalarını düzeltirsen, hastasını sorunsuz muayene ettirirsen, çöpünü alırsan, kontrollerini yaparsan senden beklediğinin çoğunu yapmış, kalbini kazanmış olursun. Öyle millet ittifakı vs mahalle sakinlerini çokta bağlamıyor ki umursadıklarını da doğrusu görmedim. Ha siz derseniz bizim heybemiz boştu, söyleyecek söz yoktu alın size onlarca başlık:
1-Herkesin derinden şikayet ettiği ama bir türlü cevap alamadığı dokunulmazlığı ile ünlü DEDAŞ…
2-Milli Eğitime bağlı okulların hemen, hemen tümünde öğrenci verilerine dayatılan ve adına YARDIM denilen zoraki bağış ki bu bağışlarında resmi mi, gayri resmimi olduğu da tartışılır mevcut sorunlar. Yardımcı kitap dayatması, Servislerin alengirli ilişkileri ve daha çok şey.
3-Özellikle Avukat ve Ak Parti Milletvekili aday adaylarından Ercan Ezgin’in de sürekli konu ettiği UYUŞTURUCU, TEFECİLİK illetleri.
4-Önü alınamayan ve evlere ateş düşüren, astronomik hale gelen konut kiraları ve Ev fiyatları.
5-Sürekli Devlet hastanelerinde yaşanan doktor istifaları. Ki bu sorun devasa boyutlara ulaşırken hastalar özel hastanelerin kucağına itiliyor.
6-Üzerine basa, basa gerekenin yapıldığını beyan ettiğiniz Sahte Rapor sıkıntısı ve MRHS sırası skandalları.
7-Pandemi dolayısı ile iş bulamayan çok sayıda kişinin asgari ücretin çok altında çalıştırılarak sömürülmesi.
8-sürekli sayıları artarak çoğalan, kepenk indiren işletmeler, kapanan firmalar.
9-Karantinada bulunan insanları denetlemekle mükellef olan birimlerin umursamazlığı ve denetimleri yapmamaları nedeniyle bulaş olayının katmerleşerek artması. Kahve, cafe vs. gibi yerlerin hiç denetlenmemesi ise cabası.
10-STK’ların asli görevlerini bırakıp lokal açma ve proje parası alma çabaları.
11-Sizlere iletilen KOSGEB içerikli eleştirilerin sonucu.
12-Et ve Süt kurumu kombine satış reyonlarında haftalardır etin neden olmadığı mevzusu. Ve Küpe sayısı kadar, yani desteklemesi verilen hayvanların oranı kadar reelde hayvan var mı? Yoksa bu sayımı yapanlar niye hala görevde? Hayvan pazarında küpe ticareti yapılıyor mu?
13-Otogar çevresinde aylarca cirit atan pasaportsuz Afganlar sorunu ve daha onlarca sorunun oluşturduğu devasa kayaların altına elinizi koydunuz. ki bunları sorduğumuzda ise ‘Düzelteceğiz’ cevabı verdiniz ama halen bir hamle görmüş değiliz ama umutluyuz.
14-Diyarbakır’da bulunan 120’nin üzerindeki il müdürlükleri ne iş yapar ve bütçeleri ne kadardır?
Tabi Diyarbakır’da KAÇ İL MÜDÜRLÜĞÜ VAR! diye de bir soru yönelterek merak uyandırmakta istedik toplantıda. Umarım başkan bey bunu sorar ve aslında neyi ima ettiğimizi daha iyi kavrar.
Mevcutta Ak Parti İl Başkanı Şerif Aydın beye yukarıda söz ettiğim ana başlıkların bir bölümünü ilettik gazeteci arkadaşlarımızla birlikte. Bu arada bana göre de bu işlerle uğraşması gerekenler çok bariz söylüyorum başka yetkililer ama maalesef sorunlar babasız kalmıştı ki toplantı aracılığı ile siz bu sıkıntıları evlat edindiniz ve çözeceğiz dediniz. Yani muhatap yokken en azından cesurca biz muhatabız dediniz.
Şahsım sizlerin bu sorunları çözme hamlesine gözü kapalı dalmanıza muazzam hayranlık duydum ama sadece söyleyebildiğiniz iki şey oldu: Şehir Hastanesi ve Tramvay. Bunu da belirteyim yetkililer zaten programımızda vardı diyerek konuya açıklık getirdiler.
Şehir hastanesinin ve tramvay olsun, olmalı, hatta metro da gelmeli ama aktardığım ve aktarmaya sayfaların yetmeyeceği kadar çok soruna sunacağı katkıyı tartışmamız mümkün. Bence söylemleriniz il eylemleriniz yakında bir kavşakta kafa kafaya çarpışacağa benziyor. Sebebini de sizlerle paylaşayım: Bu sorunlardan beslenen keneler ve bu kaostan yararlanan karanlık kişiler var. Örneğin sahte rapor ve MRHS randevularından dolayı ne kadar akçe dönüyor biliyormusunuz? Vatandaşların söylediğine göre yüzde 90 ağır engelli raporu 25 Bin’e, normal engelli raporu 15 Bin’e, MRHS randevuları 750 ile 1.000 TL arası alınıyor. Bir aylık gelir nasıl bir rakama tekabül eder, siz hesaplayın. Bu arada MRHS Randevu hatları nasıl çalışmaz sorusunun yanıtı ise kurumlar arası organize bir cevaba gebe kalıyor.
Önceki toplantıda sayın başkan beye söylemiştim hiçbir şey göründüğü gibi değil. İktidarın il başkanı olmanız elinizde sihirli değnek olduğu anlamına gelmez. zira devasa rantlar dönüyor ortalık yerlerde göz göre, göre. Asla basit görmeyin hiçbir şeyi ve eklemiştim biri size söylemlerinizi hatırlatabilir bir ara diye. O kadar büyük bir nemadan bahsediyoruz ki neleri yaptırır bu karanlık cenaha, tahmin etmek mümkün değil.
Ufaktan bir hatırlatma… DEDAŞ, sahte rapor furyası, MRHS randevuları ve doktor istifaları diye basit bir not düşüyorum ve yanıtlarını hala alamadığımızı hatırlatıyorum.
Bu 3 soruyu ve diğer yazdığım maddeleri sizlere bu ay gerçekleştireceğiniz toplantıda nasipse soracağım tüm alengirli yönleriyle de açıklama yaparak.
Sevgili arkadaşlar Namık Kemal ‘İnsan ne söylediğini bilmeli; fakat her bildiğini söylememelidir.” demiş.
Sanırım siz ne söylediğinizi de nelerle, kimlerle mücadele edeceğinizi de çok, çok iyi biliyorsunuz. Yol uzun, mücadele çetin ve uyumsuzluk köklü bir engel ama mevzunun daha vahim bir girdap halinde, tilkilerin pirleri ile mücadele edeceğinizi tahmin edersiniz. Çünkü tezgah büyük, ‘MANİ’ gani…
Geri adım atsanız veya attırılmak istenseniz bile yine de cesaret ve mücadeleci ruhunuzdan dolayı sizleri kutluyor, doğru yaptığınız her alanda yanınızda, yeri gelir önünüzde olduğumuzu bilmenizi isterim. Zira bu memlekette hala benim gibi ülkesini, bayrağını, vatanını, insanlarını sevenler var…
Dip Not: Bu şehirde bakanlar veya milletvekilleri geldiğinde hayat durmuyor. Topyekun iptal olmaya gerek yok…
Ahmet BEŞENK
